Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Fatih Hocanın Vakitsiz Vedası
 Eyl
25
 2013

Merhaba

Futbol garip bir oyun. Hocalar açısından bakılırsa şampiyonluklar kupalarla bir anda omuzlarda manşetlerde tv programlarında olursunuz. Bir pozisyon gol olmaz, döner dolaşır rakip takım golü atar bir bakarsınız ki ertesi gün kapının önündesiniz. Başarısızlıklarda bir günde ipiniz çekilir. Taa ki başka bir yerde başarılı olana dek...

Konu Fatih Terim olunca elbette Galatasaray taraftarının çoğunluğunun hassas olması kadar normal bir şey yok. Bu hassasiyeti dün evinin önünde nöbet tutup tezahüratlarla hocayı zor gününde yalnız bırakmayan pek çok taraftarımızın ruh halinde görebilirsiniz. Tarihimizdeki en önemli en büyük başarıları kazandıran "Gerçek Galatasaraylı" Fatih hoca bilgi birikimi, tecrübesi, duruşu ile Türk futbolunun bir numaralı teknik direktörü olmanın dışında dünya futbolunda top class diye tabir edilen ilk 20 hocası arasındadır.

Yaklaşık iki yıl önce takımımız 8. olup ligi bitirdikten sonra Ünal Aysal yönetimi, Galatasarayımızı bu zor durumdan kurtaracak kişi olarak Fatih hocada karar kılmıştı. İyi olacak hastanın doktoru belliydi. Takım yenilendi. Nokta transferler yapıldı. Avrupa defterinin de olmadığı ilk yıl şampiyonluk kazanıldı. (Hem de iki kez). Geçtiğimiz yıl da Avrupa'ya Galatasaray'ın varlığı tekrar hatırlatıldı. Lig şampiyonluğunun yanında Şampiyonlar Liginde çeyrek finale ulaşıldı. Drogba, Sneijder gibi vitrin transferler yapıldı. Dünyaya Galatasaray'ın Avrupa'nın en iyi klüpleri arasında "devamlılığı" hedeflediğini gösterilidi.

Herşey böyle güzel giderken dönem dönem Başkan Aysal ile Terim arasında gereksiz polemikler oldu. Pire deve yapıldı. Bunda iyi giden Galatasarayın yoluna taş koymak isteyen medyanın parmağı büyük. Bunun ötesinde ilk günlerde geri planda kalacağım, fazla ekranlarda olmayacağım sözünü veren Başkan Aysal'ın hemen her yerde gerekmeyen bir şekilde demeçler vermesi, üstü kapalı mesajlar yollaması, buna zaman zaman Terim'in de cevap vermesi işe tuz biber ekti. Aysal'ın "eleman" ifadesi bunun en basit örneği. Aysal bu ifadeyi kötü bir anlamda kullanmamış bile olsa,bir Avrupalı zihniyetiyle kullanmış da olsa, bakın üzerinden 1,5 yıl geçmiş hala konuşuluyor. Demekki olumsuz bir etkisi olmuş. Kaka mı Sneijder mi muhabbeti dönerken, Fatih hoca Kaka diye görüş bildirirken, Başkanın Sneijder dayatması başka örnek. Hoca bas bas sol bek diye bağırınırken Sneijder transferi Başkanın egosunu ve taraftarı tatmin etme ürünüydü. Hocanın Sneijder'e ilk günden beri soğuk baktığı aşikar. Sneijder geldikten sonra hoca cidden zorlandı ve onu takıma monte edebilmek adına sistemini değiştirdi. Hepimiz biliyoruz ki Fatih hocanın eleştirilecek taraflarından biri de istemediği tutmadığı oyuncuları bazen yıldız da olsa değerlendirememesi. Geçmişte Ümit Karan, Sercan, Mehmet Batdal örneklerinde gördük. Sneijder transferi takımın ahengini bozdu hoca onu takıma monte etmek adına işleyen takımı değiştirmek durumunda kaldı. Sneijder transferi 1990'lı yılların "Başkan'ın transfer ettiği yıldız oynamalı" mantığının kurumsallaştığını iddia eden günümüz Galatasarayına uyarlanmasıdır.

Aysal yönetiminin köprüyü geçme döneminde Terim'e zorunlu olarak sarıldığını, zor günleri atlattıktan sonra da Terim'i gönderme hesapları yaptığını düşünüyorum. Aysal'ın kafasındaki hoca tipi ile Terim zaten örtüşmüyor. Aysal disiplinli ama Başkan ile arasında mesafe olan Avrupalı bir hoca istiyor. Terim'in karizması-Galatarasay tarihindeki tartışmasız yeri ve gelecekte takımın başkan adaylarından olması Aysal açısından Terim'in "yönetilebilir" olmasını zorlaştıran faktörler. Aysal'ın yeni yönetime Terim yanlısı yöneticileri almaması ayrı bir konu. Milli Takım konusu ise Aysal'ın işine gelmiştir. Fatih hocanın milli görev söz konusu olduğunda bu şekilde davranacağını görevden kaçmayacağını hepimiz biliyorduk. Terim'in 4 maçlık milli maç serüveni tamamlanmadan Fatih hocayı gönderme işlemi Aysal'ın zaten hocayı takımdan göndermek istediğini ortaya çıkarıyor. Öncelikle Andorra ve Romanya maçları sona erdi. Kaldı iki maç. Belki Estonya maçı berabere bitecek yada Hollanda maçını kaybedicez ve hoca Brezilya'ya gidemediği için Fatih hoca millli takımı reddedecek. Bu dönemde Galatasaray'ın 6-1 lik Real maçı dısında ligde 2 galibiyet 4 beraberliği var. Fatih hoca iki takımı da aynı anda taşıyabilecek güçte. Görevde kalsaydı, şampiyonlar liginde çıkılacak daha beş maç vardı. Ligde de kaybedilmiş hiçbirşey yok.Yani Aysal yönetimi fırsattan yararlanarak Galatasaray zarar görüyor vs. kisvesi altında hocayı takımdan göndermeyi başarmıştır. Bu ciddi bir kumardır, risktir. Ligler yeni başlamışken takımı bu şekilde hocasız bırakmak tecrübesiz bir yönetim hatasıdır. Hadi yeni hoca bulduk gelip takımı tanıyana kadar ş.ligi gruplar biter, ligde de havlu atılabilir. İnşallah yanılan ben olurum...  

Ben Fatih hocanın Galatasaray yönetimine saygısızlık yaptığını düşünmüyorum. Milli takımla görüşmesi, 4 maç için anlaşması hep Başkanın bilgisi dahilinde olmuştur. Bilakis Başkan, Fatih hocayı değersizleştirmek için "eleman" gibi kelimeler kullanarak saygısızlıkta bulunmuştur. İş bu noktaya geldikten sonra yönetim kurulunu toplayarak, hocaya kararlarını yüzüne söylemeden hocayı kovmak Galatasaray'ın o hep söylenen etik değerlerine hiç uymamaktadır. Ne gariptir ki Galatasarayı yönetenler hep o değerlerden bahseder ama yöneticiler o değerler çerçevesinde hareket etmez ve takımımıza en büyük emeği veren insanlara vedaları çok ama çok kötü şekilde yaparlar. Hocanın işine son verildiğini cep telefonunda kızından öğrenmesi kabul edilir bir şey değildir. Bu durum Aysal yönetiminin kurumsallık anlayışının neresine uymaktadır bilemiyorum. Elbette hoca-yönetim arası kimya bir müddet sonra bozulabilir ama bunu belli çerçevede sonlandırmak en mantıklısıdır. Her takım zaman zaman hoca değişikliğine gidiyor. Barcelona Guardiola ile yolları ayırıyor, Bayern başarılarla dolu Heycknes'i gönderiyor. Ama bu şekilde mi gönderiyor? Yorum sizin...

Son olarak ekleyeceğim şudur. Fatih hoca UEFA şampiyonluğu sonrasında da yönetimle belli pürüzler yaşamış ve bazı alınganlıklar sonrası takımdan ayrılmıştı. O dönemki ayrılığını Avrupa'da takım çalıştırma arzusu da tetiklemişti. Yönetimin o dönemde Terimin kalması konusunda ısrarcı davranmadığını hatırlıyorum. Zira Terim bir yıl daha kalsa o kadro Şampiyonlar Ligini alabilecek güçteydi. Bugünkü ayrılıkta da yönetimin o dönemki yönetimden üç kat daha hatalı davrandığı görüşündeyim. Hoca bu yıl da sezon sonuna kadar kalıp takımı şampiyon yapıp gidecekse öyle gitmeliydi.

Selçuk İnan bugün arkadaşlarına demiş ki, "Fatih hoca ayrıldı ama tüm sezon maçlarımızı izleyecek. Biz de onun için oynayalım". Bu takım Fatih hocanın takımı. Selçuk da Muslera da Drogba da Melo da Burak da Hamit de bu takımdaysa Terim burda olduğu içindi. Umalım ki 3.Terim dönemi sonrası takımımız, UEFA sonrası Galatasaray gibi yaprak dökümü yaşamasın, futbolcu kalitesi azalmasın.

İmparator senin yerin her zaman Galatasaraydır. İmzan gönüldendir. Bunu biliyoruz. Bir gün tekrar döneceksin. Belki hoca, belki genel menajer, belki de kulüp başkanı olarak... O gün gelene kadar kendine iyi bak. Başını her zaman dik tut. Gerçek Galatasaraylı adam gibi adam hoşçakal...  





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...